Harvard Business Review Türkiye – Sürdürülebilirlik Zirvesi 2022 – 25 Mayıs 2022 14:10
Dr. Uygar Özesmi

Herkese merhaba,
Gün geçmiyor ki ya döngüsel ekonomi veya sürdürülebilirlikle ilgili bir etkinlik olmasın. Bu konuda inanılmaz bir ilgi ve açlık var – ki bu çok çok iyi, çok çok sevindirici. Fakat bunların da samimi olması çok önemli, gerçekten içinde bulunduğumuz iklim ve biyolojik çeşitlilik krizine, insanın varoluşsal sorununa çözüm üretiyor olsunlar.
Ancak döngüsel ekonomiyi ve hatta sürdürülebilirliği yanlış anlıyoruz… Sürdürülebilirlik “business as usual” yani böyle geldi böyle gider değil… Mesela, fosil yakıt üreterek veya satarak sürdürülebilir değil sürdürülemez bir iş yapıyoruz, gezegende insan yaşamını yok eden bir iş yapmak ve buna rağmen sürdürülebilirlik konferansına sponsor olmak…
Sevgili bilim insanı Barış Gencer Baykan’ın dediği gibi “Mazallah kölelik devam etseydi: Köle sahiplerinin sponsorluğunda atölyeler düzenlerdik, köle ticaretine kredi verenlerin desteğiyle podcast çekerdik, kölelik azaltım stratejilerimizle ilgili reklamlar yapardık.”
Harvard Business Review Sürdürülebilirlik Zirvesi’nde konuştuğumu gören bir z-kuşağından genç – bana “Zirvenin sponsorlarını gördünüz mü?” diye sordu… Görmemiştim… devam etti: “Özel sektörün dönüşümüne, bunun da aniden olamayacağına, bunun zaman içerisinde zihniyetleri dönüştürerek olacağına inanıyorum. Her şirket ve kurumla aynı yuvarlak masaya dönüşüm için oturmamız gerektiğine inanıyorum.” Gördüğünüz gibi bu genç arkadaşın şirketlerin birer dönüşüm aracı olacağına inancı tam, ama şöyle devam ediyor: “Ancak dönüşüme niyet etmeyen, dünyaya ve topluma verdiği zararı gören ancak hiç umursamadan devam eden bazı şirketlere yakın bakamıyorum. Petrol, maden, silah sanayilerine genel olarak iyi bakmamakla birlikte, bir petrol şirketinin kârının tamamını temiz enerjiye yatırdığını görmeye ihtiyaç duyuyorum.”. Mesaji net, toleransı da yok, diyor ki “Bu noktada tarihin en korkunç olaylarını tetiklemiş ve devam eden kârının – yok denecek kadar az kısmını, göstermelik bir şekilde – temiz enerjiye aktaran, greenwashingi gittikçe artıran, lobicilik yapan, kısacası dönüşüm için hiçbir aksiyon ve niyet göstermeyen fosil yakıt firmalarıyla yanyana gelmemeniz, hiçbirimizin gelmemesi gerektiğine inanıyorum.” diyor bana. Bu gencin karşısında saygınlığımı sadece bu mesajı bu zirveye aktaracağımı söyleyerek koruyabildim.

Nasıl bu fosil yakıt şirketleri sürdürülebilirliği yanlış anlıyorsa, başka şirketler de döngüsel ekonomiyi yanlış anlıyor. Döngüsel ekonomi daha fazla kâr elde etmek için hammade ve doğal varlık tasarrufu yapmak ve atık azaltmak değildir. Döngüsel ekonomi sayesinde şu kadar daha az su faturası ödedik, enerji tasarrufu yaptık, bu kadar daha fazla karbon vergisinden kurtulduk veya karbon piyasalarından sertifikalandırılmış karbon sattık ki, kendini kirletmek zorunda gören başkaları, karbon salmaya devam etsin de demek değildir. Yanlış anlaşılmasın karbon piyasalarının karşısında değilim, dönüşümü yavaşlatmak yerine hızlandırdıkları sürece…
Döngüsel ekonominin amacı daha fazla kâr elde etmek değil, elde ettiğin kârı döngüsel ekonomiye geri yatırarak, kârını değil ekolojik ve sosyal faydayı çoğaltmaktır. Doğaya ve topluma sağladığın pozitif etki oranında döngüsel olursun, yoksa sadece kârlılık için verimlilik artırıyor olursun. Herhangi bir etkileşimin döngüsel olabilmesi için karşılıklı olarak adil bir biçimde değer yaratıyor olması gerekiyor, hem insana hem doğaya.
Mevlana ne demiş? “Keser gibi olma; hep bana, hep bana. Rende gibi olma; hep sana, hep sana. Testere gibi ol; hem sana, hem bana.”
Burada önemli olan “sen”in kim olduğu, “ben” belli; hissedarlar… “Sen” onun dışında kalan herkes… Canlı cansız herkes; iklim, karbon döngüsü, azot döngüsü, fosfor döngüsü ve insan dahil bunlara yaşamı için bağlı bütün canlı biyolojik çeşitlilik.
İşte bu durumda hissedarların “sınırlı sorumluluk” arkasına saklanmadan “tam sorumluluk” ile üstlerine düşeni yapmaları gerekiyor. Bu da, döngüsel ekonominin gerçek olabilmesi için, şirketleşme yani tüzel kişilik kazanma yasalarının ve ilgili mevzuatının değişmesi gerektiğini gösteriyor. Nasıl kölelik yasaklandıysa, aynı şekilde hesap defterlerinde açık seçik şekilde doğa ve insana zararlarından çok fayda sağlamayan, yani insanı ve doğayı sömüren şirketlerin yasaklanması, kapanması gerekiyor. Yoksa doğadan 100 milyar ton hammade çıkarıp ancak %8.6 ını geri dönüştüren bu ekonomi – kimse mevcut sistemin içinde döngüsel ekonomiden bahsetmesin.

Peki döngüsel ekonomi için yasalar ne şekilde değişecek? Öncelikle şirketlerin varoluş amacının topluma ve doğaya fayda olduğu kanunda açık şekilde yazacak. Toplumsal ve doğal fayda için kâr bir amaç değil, araç olacak. Şirket nasıl ekonomik, finansal olarak hissedarlarına ve devlete hesap veriyorsa, aynı şekilde ekolojik ve sosyal bilançosunun hesabını verecek. Nasıl bir şirket bugün kâr elde edemediğinde devlet eliyle kapatılabiliyorsa artık kâr elde edemediği için değil, ekolojik ve sosyal fayda gösteremediği için kapatılabilecek.
Bütün bunların ayırdında olunmadığı için döngüsel ekonomi o kadar yanlış anlaşılıyor ki döngüsel ekonomi terimini bile bıraktık artık, Türetim Ekonomisi diyoruz. Değer katan, rejeneratif yani onarıcı ve tabii gerçek anlamıyla döngüsel bir ekonomi Türetim Ekonomisi.
Somut tanımlayalım: Türetim ekonomisi negatif ekolojik ve sosyal etkinin en aza indirildiği,
makro-ölçekli bir döngüsel ekonomi. Yani sadece materyal açısından değil aynı zamanda üst ölçekte işletmeler arası bir döngüsellikten bahsediyoruz… Türetim ekonomisi derinleştirilmiş döngüsel tedarik ağları sayesinde sinerjik ve döngüsel ilişkilere sahip, üretici ve türeticilerin oluşturduğu bir ekosistem. Türetim ekonomisinde atık yok, doğa ve toplum üzerinde kalıcı negatif etkiler söz konusu değil. Bir göl ya da orman gibi, Dünya’nın üretken ve birbirini destekleyen ekonomik ekosistemlerinden biri. Aynı Amazon Yağmur Ormanları gibi…
Amazon Yağmur Ormanları dünyanın en büyük ekolojik ekonomileri arasında. De Groot ve arkadaşlarının 2012’de yaptığı çalışmaya göre yıllık 600 milyar doları gıda, su, hammade, genetik ve ilaç gibi ekosistem servisi sağlıyor bize… Kendine değil, bize yani hissedarlarına sağlıyor, sahibi biziz ya Dünya’nın… Sarkazm yapıyorum, sahibi değiliz tabii. Hayrına dağıtıyor hepimize kârını. İnsanlığa aktardığı artı değer, kâr. Toplayın, Saudi Aramco, Vodafone, Fannie Mae, Apple, Berkshire Hathaway ve Alphabet’i de ekleyin hepsini toplayın 600 milyar dolar kâr etmiyor… Amazon Yağmur Ormanı bu kârı dağıtıyor, hem de her yıl.
O zaman bizim ekonomimiz niye bir döngüsel Amazon Yağmur Ormanı ekonomisi olmasın. Gezegene sıfır zarar, inanılmaz bir fayda sağlayan işletmeler bütünü ve üstelik devasa bir kâr.
İşte biz bunu Türkiye’de hayata geçirmeye başladık, belki bir ormandan henüz çok uzak ama en azından bir koruluk… 464 işletmeden, üreticilerden ve 21.755 türeticilerden oluşan her geçen gün büyüyen,genişleyen ve bir orman olma yolunda ilerleyen bir Türetim Ekonomisi: Good4Trust.org.
Good4Trust.org, ekolojik ve sosyal açıdan adil üretim yapan üreticilerle, yani her büyüklükte işletmelerle ama çoğu KOBİ, ihtiyaçlarını onlardan karşılayan alıcıların yani türeticilerin bir araya geldiği bir sistem. 2014 yılında kâr amacı gütmeyen bir sosyal girişim olarak kuruldu. Bugün Good4Trust.org ve Türetim Ekonomisi Derneği, profesyonel olarak çalışan sekiz kişinin yanı sıra, 30’un üstünde gönüllü, 48 destekçi, 464 üretici ve 21 bin 755 türeticiden oluşan geniş bir topluluk.
Elbette bu noktaya gelmek için büyük emek sarf ettik. Örneğin tamamen bizim geliştirdiğimiz dijital ekosistemin kullandığı yazılımı aşama aşama hayata geçirerek, sürekli geliştirdik. Ancak fikri ortaya koyduğumuzda bizler için öncelikli olan etik temelleri oluşturmaktı. 2014 yılında bu temellerin çerçevesini oluşturduktan ve iyiliklerin paylaşıldığı bir ağ kurduktan sonra 2016’da Çarşı adını verdiğimiz bölümümüzü açarak platformumuza dahil olan 10 üretici ile işe başladık. Özellikle pazar yeri demiyoruz… Çünkü burası rekabetçi bir pazaryeri değil işbirliği ve dayanışma, ortak yönetişim ile ilerleyen bir kapalı çarşı.
Döngüsel ekonomide kâr maksimizasyonun yeri yok. Kârı bir ekolojik ve sosyal fayda aracı olarak optimize edeceğiz dedik. Çünkü sorun kâr maksimizasyonu hedefiyle ekolojik ve sosyal maliyetleri dışsallaştırılması. Bu yüzden de, dışsallaştırmaları engelleme mücadelesi yerine dışsallaştırmalara neden olan etkeni değiştirmemiz gerekiyordu. Semptomları bırak kök nedene in… Kökünde ne var?
Etik felsefe. İlginçtir ekonomi moral philosophy yani etik felsefenin bir dalı kabul edilirdi 18. yüzyıla kadar… Yani ekonomiye ekonomi denmeden önceki ismi etik felsefe. Yine ilginçtir ekoloji ve ekonomi. Ortak bir kök var burda eko. Eko yunanca oikos’dan geliyor evimiz ve evimizi besleyen bahçe, yani dünyamız. Ekonomi de onun yönetimi… Ama pek iyi yönetemiyoruz anlaşılan iklim ve biyolojik çeşitlilik krizi vs.
Etik felsefenin ekonomi içine yeniden tanımlanması gerekiyor. Onun için Good4Trust’ın temelinde iyiliği ve güveni yaratan “Altın Kural” yatıyor. Çok basit bir etik kural ama Birleşmiş Milletler’in Genel Kurulu’nun girişinde altın harflerle yazıyorsa bir sebebi var elbet… Sana yapılmasını istemediğini başkalarına yapma…
Good4Trust.org’daki bütün işletmeler ve türeticiler – canlılara ve doğaya – kendisine davranılmasını istemediği şekilde davranmaz. Tam tersi, canlılara ve doğaya kendisine davranılmasını istediği gibi davranma gayretinde; kendisi için istediklerini canlılar ve doğa için de istiyor. Bu şekilde Good4Trust.org ekosistemi içinde dönüşüm başlıyor ve döngüsel adil ilişkiler kurulmaya başlıyor.
Türetim Ekonomisi’nin işleyen bir laboratuvarı olarak 464 üretici, pek çok kategoride 10.000’den fazla ürün, hizmet, hammaddelerini türeticiler ile buluşturuyor. Üyeliğe dayalı bu sistemde türeticilerin yanı sıra üreticiler de birbirlerinden satın almalar yaparak Good4Trust.org’un makro ölçekte, işletmeler arası, bir döngüsel ekonomi oluşturmasını sağlamaya başladılar. Bu iyileştirici ve katılımcı sistemi sadece döngüsel bir alışveriş üstüne de kurgulamadık. Türeticilerin hem üretim süreçlerine katkı sunup hem de yönetime katılabildikleri bir sistem inşa ettik. Bu yaklaşımla Good4Trust.org’un yönetim kurulu işlevini gören 7’ler Konseyi, atılacak adımlar hakkında önerilerde bulunuyor, gelişmeleri izliyor, gerekli uyarıları yapıyor ve yol gösteriyor.
Döngüsel bir ekosistemi, bir orman ekosistemini kurmak kolay değil. Amazon ormanlarının yaşı 55 milyon yıl, hani sürdürülebilirlikten bahsetmişken… Milyonlarca yıllık bir evrimle bir ormanının kurulması ayrı şey, insan eliyle önümüzdeki krizleri gözeterek yıldırım hızıyla kurmayı denemek ayrı şey… O açıdan bir yandan işletmeleri bir araya getirirken bir yandan onların eğitimine, birbirlerine öğretmelerine, dayanışmanın güçlenmesine, yerel yönetimlerle işbirliğine de önem vermek gerekiyor… Yola çıkarken kurguladığımız, sadece ekolojik ve sosyal açıdan adil üreticilerin bulunacağı sistemden daha geniş kapsamlı “kapsayıcı” bir sisteme geçiş yapma zorunluluğu ortaya çıktı. Eğer gezegenimize zarar veren üretim ve tüketim pratiklerini dönüştürmek istiyorsak, bu yola çıkan ve niyet eden herkesi kucaklamak, toplumsal alandaki etkimizi yaygınlaştırmak, derinleştirmek ve birlikte hareket etmek zorundaydık. Böylece ekolojik ve sosyal açıdan adil üretim yapmaya niyet eden ve bu niyetini beyan eden tüm üreticilere kapılarımızı açtık. Bu kapsamda değerlendirilen üretici başvurularını “adil, azimli ve niyetli üretici” olmak üzere üç ayrı başlıkta topladık. Bu girişimcilere eğitimler vererek, sistemi anlatmaya ve onları dönüştürme yolunda çalışmalar yapmaya başladık. Özellikle adil üreticiler niyetli üreticilere üretim pratiklerini, örneğin paketlemeyi, nasıl daha az zararlı yaparlar gibi tecrübelerini paylaşmaya başladı.



Ayrıca artık Good4Trust.org’da “Özel Çarşılar” olarak adlandırdığımız bir alt ürün geliştirdik, bu ürün sayesinde kurumsal işbirlikleri yapabiliyoruz. Öncelikle platformumuzda İzmit Belediyesi işbirliğiyle belediyeye ait bir İzmit Çarşısı kurduk. Oradaki 168 küçük üreticiyi bir araya getiren bu yapılanmayla yeni dayanışma ağlarının kurulmasına aracılık ettik. İzmit Çarşısı’nın Marmara Belediyeler Birliği tarafından “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na katkı veren en iyi 15 uygulama”dan biri olarak gösterilmesi ise bizi bu yönde yepyeni çalışmalar yapmak için daha da cesaretlendirdi. Kuruluşumuzdan bu yana çok önemli bir destekçimiz olan İyzico ödeme sistemleri bizdeki alışverişlerden ödeme komisyonu almıyor ve yeni gelişen sosyal ekonomileri çok ciddi biçimde destekliyordu. İyzico ile işbirliğimizi daha da geliştirerek birlikte Girişimci Kadınlar için “İyzico Üretici Kadınlar Çarşısı”nı kurduk. Benzer bir sürü işbirlikleri ile çarşılar oluşmaya başladı… Ve hatta yurt dışına açılmaya başladık. Böyle bir hareketin Anadolu topraklarından çıkması şaşırtıcı mı? Bence değil Urfa’daki Göbeklitepe’den, Bafra Ovası’ndaki İkiztepe’ye kadar her daim Anadolu insanı toprakla, canlılarla ve doğa ile saygılı kadim bir ilişki kurmuş… Döngüsellik, topraktan gelenin toprağa dönmesi bizim için kültürel bir olgu. Şimdi Good4Trust.org’u Güney Afrika’da, bir kooperatif olarak Almanya’da, Şili’de ve yapı sektörüne özgü Hindistan’da yaygınlaştırma çalışmalarımız devam ediyor…
Derdimiz Nazım Hikmet’in dediği gibi “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” Elbirliğiyle o ormanı birlikte yeşerteceğiz…
