Doğa, tasarımdan sosyal problemlerin çözümüne sistem oluşturma ve çözüm üretme konusunda örnek alabileceğimiz en zengin kaynak. Milyonlarca yıllık tecrübesini bizimle sakınmadan paylaşıyor. Biz de doğanın sunduklarından faydalanarak yani biyotaklitle tasarımlar ve sistemler oluşturarak insanlığın devamını sağlayabiliriz.

Taklit dilimizde kötü algılanan bir kelime. Birini taklit etmek kaba bir hareket olarak görülürken, taklit denilince akla özgün olmayan geliyor. Oysa taklit, öğrenmeyi sağlayan önemli bir eylem. Çocuklar ebeveynlerinin hareketlerini taklit ederek öğrenir. Konuşmayı, yürümeyi, ellerimizi nasıl kullanacağımızı günlük hayatımızda kolaylıkla yaptığımız çoğu şeyi çocukluğumuzda taklit ederek öğreniriz.
Biyotaklitte ise doğayı taklit ederek öğreniyoruz. Doğadaki canlı ya da cansızların oluşturduğu sistem ve yapılardan faydalanarak tasarımlar oluşturmak biyotaklitin temeli. Biyotaklit fikrini oluşturan doğa bilimci ve Biyotaklit kitabının yazarı Janine M. Benyus biyotakliti “doğadan ilham alan yenilikler” olarak tanımlıyor. Çözmeye çalıştığımız problemleri doğa nasıl çözmüş diye bakarak doğanın bilgeliğinden ve tecrübesinden faydalanmak türümüzün devamlılığını sağlamak için en etkili yöntem.
Dünya kendini iyileştirme konusunda başarılı bir sisteme sahip. Biz fazla karbondioksit üreterek zararlı sera gazı oluşturuyoruz. Ekosistem ise kendi ürettiği karbondioksiti yapı taşı olarak kullanarak değerlendiriyor. Salınan karbondioksit bitkiler tarafından kullanılarak fotosentez ile bir ürüne dönüşüyor. Kısacası doğada atık yok. Kullanımını tamamlayan her şey ileri dönüşerek döngüye dahil oluyor. Bizse insanlık olarak, sistemlerin işleyişini tam anlamadan oluşturduğumuz modern yaşamda, ürettiğimiz çıktıların kullanılması ve işe yarar hale gelmesi yani bir döngü oluşturması için bir çözüm üretmedik. Dünya üzerinde insan yaşamının devamlılığını sağlamak için doğanınkine benzer bir döngü yaratmamız gerek. Bu döngüyü oluşturmak için izleyebileceğimiz ve örnek alabileceğimiz doğa karşımızda.
Doğadan İlham Almak
Biyotaklit doğadaki yapıları, işleyişleri ya da tüm ekosistemi örnek alarak yapılabilir. İlk hedef kimyasal, toksik madde ve yüksek enerji kullanmadan problemlere çözüm üretmek. Doğa; su, karbon ve güneş gibi basit kaynakları kullanarak çözüm üretir. Endüstriyel ekonomide, toksik maddeleri, doğanın yüzyıllardır depolaladığı enerjiyi ve agresif yöntemleri kullanarak çözümler üretmeye, ihtiyaçlarımızı karşılamaya çalışıyoruz.
Doğadaki canlıları gözlemleyerek kendi kendine yeten yapısal tasarımlar yapmak mümkün. Nilüfer yaprakları kendi kendini temizleme özelliği ile biliniyor. Bu temizlik tamamen yapısal tasarım sayesinde, herhangi bir kimyasal dahil olmadan sağlanıyor. Nilüfer yapraklarının yapısı taklit ederek yağmurda kendini temizleyen çatılar ve arabalar yapmak mümkün. Göz alıcı renkleriyle bilinen tavuskuşlarının tüyleri yalnızca kahverengi pigment barındırıyor. Tüylerin yapısal dizilimi sayesinde güneşi yansıtarak canlı renklerde bir kuyruk görmemizi sağlıyor. Buna benzer bir yapısal dizilim arabalarda kullanılırsa, toksik ve kimyasal boyalar kullanılmadan renklendirme sağlanabilir.

Diğer bir yöntem doğadaki işleyişlerden ilham almak. Karınca ve arıların muhteşem iletişim ağının bir benzeri, elektronik aletlerin birbiri ile iletişim kurarak enerji tasarrufu yapmasını ya da insansız arabaların iletişim halinde kalarak akıcı bir trafik oluşturmasını sağlayabilir.
Doğaya daha büyük ölçekli bakarsak tüm ekosistemi taklit ederek sürdürülebilir sistemler oluşturabiliriz. Good4Trust.org‘un kurucusu Uygar Özesmi’nin geliştirdiği türetim ekonomisi orman ekosistemini örnek alarak oluşturulan bir sistem.
Sosyal Problemlerin Çözümü İçin Biyotaklit
Doğanın oluşturduğu sistemlerden yola çıkarak çevre problemleri ve sosyal problemler için de çözüm üretebiliriz. Doğa bize milyonlarca yıldır işleyen çözümler sunar. Adrienne Marie Brown‘a göre politik hareketler, bireysel ilişkiler ve toplum problemlerin çözümü için işleyen sistemler doğadan ilham alınarak oluşturulabilir. Örneğin karıncalar, birlikte hareket etmenin en iyi hayatta kalma stratejisi olduğunun kanıtıdır. Kendi vücutlarını kullanarak bir tabaka oluştururlar ve kalan karıncalar bu tabakanın üzerine çıkarak dağ benzeri bir yapı oluşturur. Bu yapı karıncaların su yüzeyinde hayatta kalmasını sağlar. Doğa var olan problemlerle başa çıkma esnekliğiyle, sosyal hayattaki problemleri çözmemiz ve iklim krizi ile baş etmemiz için büyük fayda sağlayabilir. Küresel ısınmaya karşı çözüm, rekabetten değil birlikte hareket etmekten geçiyor.
Doğa oluşturduğu sistemleri küçük ölçekte test eder. Bir yapının büyük ölçekte başarılı olabilmesi için küçük ölçekte de başarı göstermesi gerekir. Suya taş atıldığında oluşan halkalar gibi, işleyen sistemler büyüyerek ilerler.
Biyotaklit Örnekleri
Sera gazlarından malzeme üretimi
Doğal ekosistemin karbondioksit ve metan gazlarını yapı taşı olarak kullanmasından ilham alan şirketler kuruluyor. Novomer isimli şirket karbondioksit kullanarak biyoçözünür plastik üretimi yapıyor. Newlight ise metan gazı kullanarak dünyanın ilk kez karbon negatif sandalye üretimini yapıyor. Blueplanet ise mercanlardan ilham alarak karbondioksit ve deniz suyu kullanarak beton türevi üreten bir firma.
Arı ve karıncaların iletişim sistemlerini kullanan sistemler

Regen energy, karınca ve arıların iletişim yöntemlerindne ilham alarak evdeki elektronik aletlerin birbiri ile iletişim kurmasını ve daha az enerji tüketmesini sağlayan bir yazılım firması. Bu sistem ile %25-30 civarı enerji tasarrufu sağlanabiliyor.
Balık sürülerinden rüzgar panallerine
Balık sürüleri belli bir patern ile hareket ederek enerji tasarrufu sağlıyor. Üniversite öğrencilerinin oluşturduğu bir proje olan Caltech, balık sürülerinin hareket paternlerine benzer bir patern sistemi ile rüzgar paneli oluşturuyor. Normal rüzgar güllerinden 10 kat daha verimli bu sistemde, bazı rüzgar gülleri daha kendine rüzgar gelmeden, diğer gülün yarattığı rüzgarla enerji üretmeye başlıyor.
Bakteri üremesine olanak vermeyen cilt dokusu
Temizlik için kullanılan kimyasallar doğaya zarar veriyor ancak hastaneler bakteri üremesinin önüne geçilmesi gereken ortamlarda kullanılmaları zaruri. Sharklet, galapagos köpek balıklarının üzerinde bakteri üremeyen cilt yapısının bir kopyasını oluşturarak, kapı kolları gibi sık temas edilen ve bakteri ürememesi gereken yerlerde kullanılabilecek ince bir katman oluşturuyor.
Doğa milyonlarca yıldır ortaya çıkan problemleri, oluşturduğu sistemler ve tasarımlar ile çözüyor. Bu çözümler, tüm dünyada standart olmaktan ziyade bölgeye ve ihtiyaçlara göre değişiklik gösteriyor. Biz de insanlık olarak doğan ilham alabilir ve biyotaklitle, iklim krizine farklı bir açıyla yaklaşan çözümler üretebiliriz.
İnsanoğlunun bambaşka bir açıdan düşünüp ve görmesi için oldukça manidar bir yazı olmuş. Tebrikler, emeğinize sağlık.