Günümüz ileri teknolojisiyle düşük karbonlu bir hayat sürmeye çalışan birey sayısı her geçen gün artıyor fakat ana akım medyada bunlara neredeyse hiç değinilmiyor. Dünyadaki örneklerine giderek daha çok rastladığımız, gerçek bir çevresel ve sosyal değişimin anahtarı olan ve aşağıdan yukarıya yönetişim modelini benimseyen enerji komüniteleri bu yaşam tarzına önayak olurken türeticilik konsepti de yaygınlaşmasına öncülük ediyor.

Türetici Konsepti Merkeziyetsiz Enerji ile Buluşuyor
Sürdürülebilir enerjiye geçişin giderek daha merkeziyetsiz (merkezi olmayan / dağıtık) enerji alanlarını içereceği konusunda artan bir fikir birliği mevcut. Bununla birlikte gelen fiziksel değişiklikler; kullanım noktasına yakın yenilenebilir elektrik üretimini (güneş PV, küçük ölçekli rüzgâr ve hidroelektrik), düşük karbonlu ısıtma sistemlerini (ısı pompaları, ısı şebekeleri ve biyokütle), araç elektrifikasyonunu ve depolamasını günlük hayatımıza entegre ediyor. Dağıtık enerji sistemlerinin bu özellikleri yenilenebilir enerji üreten, harcayan ve onları aktif olarak modüle eden aktörler olarak nitelendirilen “türetici” olgusunu beraberinde getiriyor.
“Türetici” kelimesinin etimolojisi, Alvin Toffler’in yeni küresel ekonomi üzerine yaptığı fütürist incelemesinde üçüncü dalga olarak nitelendirdiği bir kavramdan ortaya çıkıyor. Toffler; kitabında bilgi çağının, yenilenebilir enerjinin, biyoteknolojinin ve sanayi sonrası toplumun giderek artan bir şekilde yükselişini öngörüyor.
Türetim ekonomisinin savunucuları; merkeziyetsiz enerji sistemlerinin planlaması, karar verilmesi ve işleyişinde enerji demokrasisi ve enerji vatandaşlığının (energy citizenship) rolüne dikkat çekiyor. Türetim ekonomisi, dağıtık mülkiyet biçimleri, finansman ve gelir paylaşımı, yerel değerlerin korunması, ekonomik kalkınma, eşitsizliğin azalması gibi birçok faydalı ögenin kazanılmasında katalizör görevi görüyor.
Türetim Ekonomisi Enerji Komüniteleri ile Hız Kazanıyor
Enerji komünitelerinin kökeni genellikle 1960-70’lerdeki petrol şokları ve nükleer karşıtlığı etkisiyle kıvılcımlanan çevreci hareketlerle ilişkilendiriliyor. 1990’larda özellikle yenilenebilir enerjinin kullanımını kolaylaştıran ve yaygınlaştıran politika araçları (örneğin vergi teşvikleri, hibeler, tarife garantileri vb.) ile desteklenen bu komüniteler ileriye yönelik gelişmelere kapı aralıyor ve türetici konsepti filizlenmeye başlıyor. Türeticiler, merkeziyetsiz yenilenebilir enerji üretimini ve kullanımını destekleyen, dönüştürücü bir toplumsal harekete öncülük ediyor. Sosyal olarak kapsayıcı, şeffaf ve katılımcı bir enerji modelini benimseyen bu girişimler, demokratik ve kolektif eylem alanları sunarken aynı zamanda iklim değişikliği ve nükleer karşıtı hareketlere de vurgu yapıyor.
Bireylerin paylaşım yoluyla birbirlerinden öğrendikleri türetim ekonomisinde çok seslilik, çoğulcu (ve disiplinler arası) düşünceyi beraberinde getiriyor ve bu da enerji komünitelerinin çoğalmasına büyük katkı sağlıyor. Enerji komüniteleri temelde, kişisel ekonomik çıkarlara dayanan rekabet yerine son kullanıcılar/yararlanıcılar arasındaki sosyal bağlantılar üzerine gelişme gösterdiğinden komünite üyeleri arasındaki sosyal değerleri pekiştiriyor ve komüniteye katılımı güçlendiriyor. Birçok enerji topluluğunda gelir fazlası (kârlar) ortaklara dağıtılmayıp yeni projelere aktarılıyor, böylece komüniteler döngüsel sistemin bir parçası haline gelmiş oluyorlar.
Enerji komüniteleri, sosyal açıdan daha adil enerji türetim modellerini teşvik edebilen bir tür sosyal inovasyon olarak görülüyor. Bu modeller akıllı sistemler ile birleştirildiğinde, kendi başına bu sistemleri kullanamayan kişilerin, örneğin yardıma muhtaç yaşlıların hayatını kolaylaştırabiliyor ve böylece hem temiz enerji dönüşümüne hem de sosyal değerlere katkıda bulunularak ortak fayda (co-benefit) sağlanmış olunuyor.
Enerji Komünite Öncüsü Avrupa
Avrupa’da enerji komüniteleri, vatandaşların enerji dönüşümüne (karbonsuzlaştırılmış ve esnek bir enerji sistemi) aktif olarak katılımlarını sağlamak, yerel ekonomiyi desteklemek ve iş fırsatları yaratmak, enerji sistemlerinin yeniden yapılandırılmasını sağlamak gibi kilit bir rol oynuyor. Regülasyonlarla da desteklenen bu komüniteler; bir dernek, bir kooperatif, bir ortaklık, kâr amacı gütmeyen bir kuruluş veya küçük/orta ölçekli bir işletme gibi herhangi bir tüzel kişiliğe sahip olabiliyor. Avrupa Komisyonu tarafından oluşturulan Enerji Komüniteleri Havuzu, kentsel alanlarda enerji topluluğu kurmaya istekli yerel aktörlere ve vatandaşlara teknik ve idari tavsiyeler yoluyla yardımcı olurken bunların gelişimini de teşvik ediyor. Kırsal alanlarda bu tarz enerji komünitelerini başlatmak veya katılmak isteyenler de bu havuzdaki gerekli kılavuzlardan faydalanabiliyor.
Avrupa’nın en saygın bilim merkezlerinden biri olan JRC’nin 2019’da 9 Avrupa ülkesiyle* (Belçika, Danimarka, Almanya, Fransa, Polonya, İspanya, İsveç, Hollanda ve İngiltere) yaptığı bir araştırmaya göre, yalnızca yenilenebilir enerji kooperatiflerinin sayısı 3.500’ü aşmış durumda ve bu girişimlerin yarısı Almanya’da yer alıyor. Çalışmaya dahil edilmese de özellikle güneş enerjisi ile zengin İtalya ve Yunanistan’da da hatırı sayılır yenilenebilir enerji komüniteleri bulunuyor.
Gelin hep birlikte birkaç enerji komünitesini keşfe çıkalım.
İtalya – CER Magliano Alpi (Comunità Energetica Rinnovabile Magliano Alpi)
CER Maglino Alpi, İtalya’nın kuzeyinde yer alan Cuneo şehrinde (Fransa sınırına yakın), 2020 yılında Magliano Alpi Belediye Meclisi’nin girişimiyle ortaya çıkmış bir enerji komünitesi. Torino Politeknik Üniversitesi Enerji Merkezi tarafından desteklenen bu komünite, enerji pazarında vatandaşların aktif katılımını savunan Manifesto Delle Comunità Energetiche (Enerji Komünitesi Manifestosu) ile gelişiyor. Komünite, üyelerine hizmet sunmak ve yerel topluluğa sosyo-ekonomik faydalar sağlamak için türeticilerin merkeziliğine odaklanır.
2.500’den az bir nüfusa sahip Magliano Alpi Belediyesi, vatandaşlara enerji geçişi konusunda farkındalık kazandırmayı ve enerji komünitelerinin getirebileceği çevresel ve ekonomik faydalardan yararlanmayı kamu yönetim misyonu olarak belirlemiş. CER, yüksek katma değerli ve yeşil ekonominin motoru olan yerel kısa tedarik zincirleri için bir katalizör görevi görüyor. Bu bağlamda belediye, projeye yalnızca ev sakinlerini değil aynı zamanda yerel teknisyenleri ve zanaatkârları da dâhil ediyor. CER bu kanallarla misyonunu yaymak ve geniş bir insan kitlesini fikirleriyle heyecanlandırmayı amaçlıyor.
Yunanistan – Hyperion
Hyperion, Atina’da kâr amacı gütmeyen bir enerji komünitesi. Farklı disiplinlerden gelen 30 kişilik ekibi ve 20 bin avro sermayesiyle Hyperion, 2020 Eylül’ünde ilk fotovoltaik güneş enerjisi projesiyle şimdi herkesin öngörebildiği değişimi gerçekleştirmek için kolları sıvadı. Özellikle hanelerin büyük bir bölümünün enerji yoksulluğundan mustarip olduğu Yunanistan’da, ilk olarak yenilenebilir enerji üretimini (ve türetimi) hedefleyen Hyperion; enerji verimliliği, e-mobilite, enerji dağıtımı ve depolaması ve daha birçok alanlara yayılmayı da planlıyor.
Hyperion, mali fazlasını yoksul hanelere bedava elektrik sağlamak ve eğitim kampanyaları yoluyla diğer insanları da temiz enerji konusunda bilgilendirmek için kullanmak istiyor. Kendi yarattığı araçları, bilgileri ve kaynakları paylaşarak ülke genelindeki diğer enerji topluluklarını desteklemeyi, onlarla stratejik örgütlenmeyi ve temiz enerjiyi herkesin kullanımına açık ortak bir kamu malı haline getirmeyi vizyonu sayıyor.
İspanya – Comunidades Energéticas
İspanya’nin kuzeyi Navarre’de, işbirliğine dayalı bir sosyal iş modeli ile kurulmuş yerel enerji topluluğu. Ülkenin farkli bölgelerinde birden çok projeye imza atmış bu topluluk, iklim değişikliğinin getirdiği zorluklara yerel düzeyde cevap vermeyi kendisine misyon edinmiş.
Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini kendisine yol gösterici ilkeler olarak benimsemiş Comunidades Energéticas, 23 enerji komünitesini bünyesinde barındırıyor. 3.500’e yakın bireyin bu komünitelerin bir parçası haline gelmesini sağlamakla birlikte, 900 tondan fazla karbonun da havaya salımını önlemiş.
Türkiye’de Enerji Kooperatifçiliği
Yenilenebilir enerji kaynakları bakımından oldukça zengin olan ülkemizde enerji komüniteleri henüz belirli bir ölçekte değil, var olanlar da kooperatif çatısı altında örgütlenmiş durumda. Belirli girişimler sonucunda bu komüniteler 2016 yılında Lisanssız Elektrik Üretimi Yönetmeliği’ne “Yenilenebilir Enerji Kooperatifi” adıyla girmiş ve yönetmelik aynı yıl 10 tane enerji kooperatifinin kurulmasına öncülük etmiştir. Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle çalışmalarını sürdüren kooperatifler, toplumun ekonomiye katılımı ve enerji konusunda söz sahibi olabilmesi hususunda önemli bir katkı sağlayıcı olarak görülmektedir.
SEYEKO
Yenilenebilir enerji kaynakları açısından yüksek potansiyele sahip İzmir’in Seferihisar ilçesinde, enerji üretiminde halkın söz sahibi olabilmesi amacıyla 10 enerji gönüllüsü tarafından 2016 yılında Yenilenebilir Enerji Kooperatifi adı altında kurulmuş. Türkiye’nin 13. Enerji Kooperatifi olan SEYEKO, kooperatifçilik aracılığıyla eşitlik ve sermayenin tabana yayılması ve beraberinde demokratik bir yönetimin oluşturulmasını kendisine görev edinmiş.
Bu kooperatifin bir parçası olmak isteyenlerin SEYEKO’nun kurulduğu yer olan Seferihisar/İzmir’de bir mesken aboneliğine sahip olması yeterli, ortaklık payı ise elektrik kullanım oranlarına göre hesaplanabiliyor.
Troya Enerji Kooperatifi
2012 yılında Çanakkale’nin kuzey sahillerine 14 adet termik santrali yapılmasının gündeme gelmesi, 2017 yılında Troya Enerji Kooperatifi’nin kurulmasında itici bir güç olmuş. Troya Çevre Derneği ile yerelde bir alternatif model geliştirme gerekliliği üzerine başlayan tartışmalar, bölgedeki yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının arttırılması ve bunun toplumsal tabanlı olması üzerine yoğunlaşmış. Ülkemizdeki enerji kooperatiflerinin kurulmasına önayak olmuş ve Avrupa Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri Birliği üyesi Troya’ya ortak olmayan isteyen vatandaşların gerekli belgelerle kooperatif yönetim kuruluna müracaat etmesi yeterli.
Geleceğe Bakış
Yenilenebilir enerji türeticilerinin vazgeçilmez rolü, günümüzde artan enerji fiyatları ile daha görünür bir hale gelmeye başladı. Önceden belki de yalnızca çevreye pozitif bir katkıda bulunmak için bu konsepti benimseyen bireyler, şimdi yükselen enerji faturalarıyla baş etmek için de bu yola başvuruyor. Şebekeden bağımsız veya şebekeye daha az bağımlı türeticiler, şebeke maliyetlerinin azalmasına ve alınan bazı politika harçlarının (örneğin vergiler) geri kazanılmasına da pozitif katkıda bulunabiliyor.
Diğer sektörlere nazaran daha muhafazakâr, değişime direnen ve monopol bir yapıda olan enerji sektöründe mülkiyet yapısı oldukça önemli bir rol oynuyor. Ülke yapısına göre değişkenlik göstermekle birlikte genelde nihai karar alıcı olan devletler ve onların işleyiş mekanizmaları, enerji komünitelerinin oluşumunda kilit öneme sahipler. Devletler, bu komünitelerde dağıtık enerji sistemlerinin yaygınlaştırılmasını kolaylaştırmak için vatandaşlardan çok servis sağlayıcılarının yararlandığı tarife garantisi (feed-in-tariff) yerine (veya ek olarak), örneğin, güneş enerji kurulumunda gerekli parçalara doğrudan vergi indirimi sağlarsa kullanıcılar konsepte farklı bir açıdan bakabilir. Bu sayede vatandaşlar, hangi parçaların nereden satın alınacağı, eve uygunluğu vb. konseptlere yönelebilir.
Enerji topluluklarının çoğalması ve gelişmesinde belediyelerin kolaylaştırıcı rolünü de göz ardı etmemek gerek. Yerel düzeyde stratejik çerçevelerin belirlenmesi, gerekli finansmanların sağlanması ve vatandaşların bu tarz girişimler konusunda bilinçlendirilmesi gibi destekler, özellikle şehirleri ciddi ölçüde etkileyen iklim değişikliğinin etkilerine karşı adaptasyon ve direnç geliştirmeye yardımcı olacaktır.
Bir Türetim Ekonomisi Örneği Olarak Good4Trust
Türetim ekonomisi, gezegensel çevre sorunlarımızı çözmeye yardımcı olma konusunda büyük bir potansiyele sahip. Üzerinde yaşadığımız gezegenin biyoçeşitliliğinin yok edilmesini önlemek için türetim ekonomisinin işleyişe geçmesi önemli. Good4Trust.org kapsayıcı, ekolojik ve sosyal açıdan adil kalkınma sağlayan türetim ekonomisinin hayata geçmiş bir örneği.
Good4Trust.org’da ekolojik ve sosyal açıdan adil üretici ve türeticiler bir araya geliyor. Bu türetim ekonomisi örneğinde türeticiler “altın kural” çerçevesinde birbirleriyle bağış veya gönüllülük yaparak, sosyal ve ekolojik açıdan adil üretimi destekleyerek iyilikleri paylaşıyor. Türeticiler çevrim içi çarşı üzerinden üreticilerin ürünlerini satın alabiliyor, üreticiler ürünlerini satmanın yanı sıra kendi gibi adil üreticilerle tanışarak paylaşımda bulunabiliyor.
Türeticilerin bir araya geldiği bu sistemde döngüsel bir yeniden güçlendirici ve nihayetinde yenileyici, onarıcı bir ekonomi inşa etmek amaçlanıyor. Yerel üreticiler desteklenerek güvenilir bir ticari alan açılarak doğayla uyum içinde bir yaşam kurma yolundaki adımlar atılıyor. Good4Trust yazılımı; türetim ekonomisinin yaygınlaşması için açık-kaynaklı olup, gezegenin herhangi bir yerinde Good4Trust’ı başlatmak üzere lisanslanabiliyor.
Sen de dünyada bir ilki gerçekleştirip türetim ekonomisine dayalı bir platform geliştiren kocaman bir türetici topluluğunun parçası olayım diyorsan, Good4Trust’a bir göz atabilirsin. Daha detaylı bilgi edinmek için “Türetim Ekonomisi Bir Orman Gibi Olmak” makalesini buradan indirebilirsin.
Notlar:
*Çalışma, Brexit’ten önce yapıldığından İngiltere’yi de Avrupa ülkesi olarak kabul ediyor.
- Avrupa’daki enerji komünitelerini bir havuzda toplayan bir internet sitesi: https://enercommunities.eu/
- Ülkemizde enerji kooperatifinin nasıl kurulması gerektiği hakkında genel bilgiye buradan ulaşabiliriz.
Bir Cevap Yazın