Organik Gıda Öncüsü: Almanya

Sofralarına gelen gıdanın nasıl üretildiğine ve ne kadar sağlıklı olduğuna dair artan ilgi Almanya’daki bireylerin yaşam stillerini pozitif yönde şekillendiriyor. Artan talebe bağlı olarak yükselişini sürdüren organik gıda trendi, indirimli gıda satıcılarını bile bu trende cevap vermeye itiyor. Peki Almanya’daki organik tarım yapan çiftçiler neyi farklı yapıyor? Almanya bu başarıyı neye borçlu?

Organik gıda

Organik Tarım

Organik tarım (ekolojik tarım veya biyolojik tarım) en yalın haliyle; organik kökenli gübreleri ve ürün rotasyon tekniğini kullanan, bunu yaparken kaynakları koruyan, sürdürülebilirlik ilkesine dayalı bir tarım sistemidir. Tarım ilaçları ve kimyasal gübre kullanmadığından kaynak sularını kirletmeyen, toprak verimliliğini muhafaza eden, türlerin ve iklimin korunmasına olumlu katkıda bulunan organik tarım; hayvanlar, insanlar ve çevre için çok daha sürdürülebilir bir hayat vadediyor. Azot bağlayıcı bitkilerle yapılan bu tarım bicimi, konvansiyonel tarıma oranla çok daha az fosil enerji harcıyor. Organik tarım, gıda ve hayvancılık bir arada yapıldığında toprak verimliliğini artıran döngüsel bir sisteme dönüşüyor; meyve-sebzelerin dibinde biten bitkiler (örneğin yonca, kaba yonca) kökleriyle toprakta azot bağlayıp aynı zamanda hayvanlara yem olurken, hayvan dışkıları da topraktaki çok sayıda küçük canlı organizmaları besliyor.

Almanya Organik Gıda Pazarı

Artan kaynak kıtlığı, sık görülmeye başlanan aşırı hava koşulları, çiftçilikle ilgili artan sosyal talepler ve gıdadaki dalgalanan fiyatlar tarımın karşılaştığı kaynak politikası zorluklarını aşmak için gereken çabanın giderek daha zorlu ve karmaşık hale geldiğini gösteriyor. Dünyanın birçok yerinde, artan talebe rağmen gereken ölçeğe ulaşamamış organik ürün üreticileri; ürünleri için daha yüksek fiyatlar talep etseler bile, geleneksel emsallerine kıyasla mali açıdan hala dezavantajlı konumdalar. Organik gıda pazarına öncülük eden Almanya ise benimsediği politikalarla bunu alt üst etmiş durumda, “nasıl” sorusunun cevabını gelin hep birlikte inceleyelim.

Almanya Organikleşiyor

Almanya’nın organik tarım serüveni aslında 100 yıl kadar önceye dayanıyor. Reformhäuser (reform marketleri) ile başlayan gıda reformu hareketi yoğun tarımın (intensive agriculture) eleştirilmeye başlanması ile yıllar boyunca konvansiyonel tarım yapan çiftçileri organik tarıma yönlendiriyor. 1971’de en büyük organik gıda organizasyonu olan Bioland’ın kuruluşu ile bu akım devam ediyor. 1989’dan itibaren Almanya’daki organik çiftçiler, organik tarıma geçiş aşamasında Avrupa Komisyonu ‘tarım bölgesinde teknolojinin yayılması’ programı kapsamında destek almaya başlıyor.

almanya'da organik gıda

1990’larda Doğu ve Batı tarafının birleşmesi ve dönüşüm programları ile verilen desteklerle de (üretim, sertifikasyon ve pazarlama vb.) organik gıda akımı, 2000’lerin başında doğal gıda dükkânları, çiftlikler ve pazar tezgâhlarıyla satışa başlayıp, ilerleyen zamanlarda süpermarketlere kadar sıçrıyor. O zamanlar, en fazla satılan ürünler toplam organik satış içerisinde yüzde 18’lik bir oranla meyve-sebzelerken, bunu süt ve süt ürünleri ve unlu mamuller takip ediyor. Toplam pay içerisinde oldukça düşük bir orana sahip et ürünleri ise İngiltere’de ortaya çıkan deli dana hastalığının (mad cow disease, Bovine spongiform encephalopathy – BSE) yayılmasıyla pozitif yönde bir artış gösteriyor.

2002’de, ülke çapındaki araştırmaları ve organik tarımın genel koşullarını iyileştirmek için yaklaşık 35 milyon euro değerindeki Federal Organik Tarım Programı başlatılıyor. Bunu Alman Federasyonu Organik Gıda Endüstrisi’nin (BÖLW) kurulması ve Organik Tarım Yasası’nın (Organic Farming Act, OLG) çıkarılması izliyor.

Günümüz Almanya’sında, bir ürünün organik olarak nitelendirilmesi için sertifikasyon gerekiyor. Örneğin, 2021 yılında 96 binden fazla ürün bu sertifikayı almaya hak kazandı ve toplanan verilere göre sıcak içecekler en çok sertifikaya sahip ürün grubu. Onu otlar ve baharatlar, ekmek ve unlu mamuller takip ediyor. Şu an Almanya, hem ithalat hem ihracatta en büyük organik gıda pazarlarından birisi.

Organik gıda sertifikaları

Özellikle son yıllarda eğitim kurumlarında öğretilen ders içeriğine kadar indirgenen organik tarım, kitlesel bir artış sağlayarak Alman toplumuna bu konudaki bilinci getiriyor ve paralelinde vatandaşların organik gıdaya olan talebi artıyor. Ek olarak, vegan beslenme biçimini benimseyen kitle giderek büyüyor. 14 yaş ve üzeri ile yapılan bir ankete göre, bu grubun yaklaşık yüzde 20’si (8,37 milyon kişi) aldığı gıdanın ekolojik veya organik sertifikalı olup olmadığına dikkat ediyor – nedenler arasında da çoğunlukla hayvan hakları (animal welfare) ve yerel üreticilerin desteklenmesi yer alıyor.

Bireylerin organik gıda ürünlerine daha fazla para harcamayı kabul etmesi de büyüme oranlarını etkiliyor. Son verilere göre 2011’den 2021’e artan kar oranı yüzde 140’a (16 milyar euro) ulaşmış durumda. Satış kanallarına bakıldığında, son zamanlarda organik gıda ürünlerinde en yüksek gelir payı gıda perakendecilerinden geliyor.

Başarının Sürdürülebilirliği için Neler Planlanıyor?

Almanya Gıda ve Tarım Bakanlığı, 2030 yılına kadar organik gıda yetiştirilen alanların payının yüzde 30’a çıkarılması için, 2017’de halka sunulan Organik Tarımın Geleceği Stratejisini genişletmeyi planlıyor. Organik tarımdan başlayarak tüm organik katma değer zincirini (üretim ve işlemeden, satış ve pazarlamaya kadar) içerisine alan strateji; lojistik ve dağıtım maliyetlerini azaltmayı ve organik ürünlerle ilgili kalite, menşei ve fiyat açısından türeticilerin beklentilerini karşılamayı hedefliyor. Bakanlığın organik tarımı daha fazla teşvik etmek için tanımladığı eylem alanları arasında;

  • Tutarlı ve geleceğe odaklı yasal çerçevelerin yaygınlaştırılması,
  • Organik tarıma erişimin kolaylaştırılması,
  • Organik tarım sistemlerinde verimliliğin ve performansın artırılması,
  • Potansiyel talebin tam olarak kullanılması ve genişletilmesi,
  • Çevresel hizmetlerin uygun şekilde ödüllendirilmesi gibi aslında birer katalizör görevi gören aksiyonlar yer alıyor.

Almanya, federal yapısı (16 Bundesländer) gereği organik tarımı desteklemek için birçok farklı yaklaşıma başvuruyor ve bunların en başında hem ülke hem de yerel düzeyde sağlanan fonlar geliyor. Yine bu bağlamda; sosyal etki odaklı yatırım fonlarının yükselişi, vatandaşların gıda ağlarına giderek daha fazla dahil olması ve tarımsal gıda sistemlerinin yönetiminde rol üstlenmeye başlamaları, organik gıda üretmek için finansman arayan çiftliklere ve firmalara fayda sağlıyor. Alman organik gıda sektöründeki artan sayıda firma, geleneksel banka kredisi finansmanını ikame etmek veya tamamlamak için topluluk finansmanı kullanıyor. Çok çeşitli modeller arasında;

  1. Saf finansman araçları, örn: kitle fonlaması, kar katılım hakları, doğrudan krediler
  2. Belirli bir yasal şekle dayanan finansman modelleri, örn. kooperatif, şirket
  3. Vatandaşların sermayesini bir havuzda toplayan bir aracı kuruluşla iş birliği içinde finansman, örn. vatandaş hissedar şirketi, arazi satın alma kooperatifi
  4. Diğerleri (çoğunlukla birincil üretimle ilgili), örn. topluluk destekli tarım (Community Supported Agriculture), kiralama ve sponsorluk yer alıyor.

Türkiye’ye İlham Olabilir mi?

Ülkemiz toprak ve su kaynakları, iklimi, ürün çeşitliliği bakımından organik tarıma elverişli koşullara sahip olması nedeniyle bu alanda önemli derecede bir ilerleme göstermiştir. Fakat Türkiye’nin tarım potansiyeli göz önüne alındığında bu ilerlemenin gerekli teşviklerin arttırılması yoluyla daha da artabileceği aşikârdır. Organik tarımı sürdürülebilirlik yolunda anahtar teknoloji ve altın standart olarak gören Almanya’daki pratikteki uygulamalara bakarak diyebiliriz ki, organik tarım, sağladığı hizmetlerle geniş bir sosyal kabul görmektedir. Sektörün rekabet gücünü riske atmadan sürdürülebilirlik ilkesini daha tutarlı ve stratejik yaklaşımlarla politikalarımıza entegre etmek, organik tarımın ülkemizdeki uygulanabilirliğini ve kabul edilebilirliğini arttırmaya yardımcı olacaktır.

Sen de ülkemizdeki organik gıda pazarının gelişimine katkıda bulunmak ve kitlesel dönüşümün bir parçası olmak istiyorsan, Good4trust Çarşı’da adil ve azimli üreticiler tarafından üretilen organik gıdalara göz atabilirsin.

Bir Cevap Yazın

Up ↑

%d blogcu bunu beğendi: