Dünyanın Yeni Kıtasında Tapunuz Olduğunu Biliyor muydunuz?

7. Kıta Hepimize Ait
İnsanı şekillendiren doğanın, artık insanlar tarafından şekillendirildiğini görüyor muyuz? İnsan yapımı nesnelerin ağırlığının, dünyadaki tüm canlıların ağırlığını aştığı bir çağdan bahsediyoruz: ANTROPOSEN.  Kimine göre insanın ve seçimlerinin sebep olduğu kirlilikten oluşan bir ‘Yok Oluş Çağı’, kimine göre insanın biyokütlesinin dışında, ürettiği atıklarla yeni bir kıta oluşturduğu ‘İnsanlığın Çağı’.

Kirliliğin Görünen Yüzü, Artık Tüm Dünyanın Kabul Ettiği Yeni Bir Kıta

Bazıları için sonun başlangıcı, bazıları için ise yeni bir jeolojik dönem… Herkesin kendi penceresinden incelediği veya görmezden geldiği bu çağın tek ortak yönü ise, hepimize ait olması… Bir çöp yığınından oluşan ve Türkiye’nin neredeyse beş katı büyüklüğünde olan 7. kıta, tahribatın yalnızca görünen yüzü… Adeta doğanın ve insanın yok edici tavrının bir dışavurumu… Milyarlarca mikroplastiğin, yok olan iklimin ve tür kaybına uğrayan ekosistemin görünen yüzü; Geleceğimizin kıtalarından bir ön kesit…

Şimdi Seçim Zamanı

Hangi geleceği yaratacağız?

Biyoçeşitliliği azaltan, iklim krizini tetikleyen ve ekosistemde büyük bir tahribata yol açan insan türünün, kendi varlığı üzerinden bir karar vermesi gerektiği bir eşikteyiz. Önümüzde iki seçeneğimiz var:

  1. Derinleşen büyüme isteğimiz ile türümüzü ve gezegenimizi daha büyük sorunların eşiğine getirmek. İklim mülteciliğinden kitlesel açlığa kadar, tüm yaşamı etkileyecek sorunlar doğurmak.

            veya

  1. Tüketici yerine türetici olup, doğayla uyum halinde adil bir sistemde var olarak, herkes için iyi ve güvenli bir ekosistem yaratmak.

Bu seçim, bireysel kararların ötesinde, gezegenin ve canlı yaşamının geleceğini var edecek seçimler… Sadece kendinizle ilgili değil, evrendeki tek yuvamız olan gezegenimiz için bir karar verme zamanı… Ekonominin, kültürün, sanatın, tasarımın, teknolojinin ve bilimin bütüncül bir yaklaşımla çözüm üretmesi gerektiği Antroposen’de, yeni bir anlam arayışında olan sanatçıların önemli bir anlatı misyonu bulunuyor.

Peki Ya Atıktan Oluşan Bu Kıta Hakkında Sanatçılar Bize Ne Anlatıyor?

İKSV Bienal Direktörü Bige Örer ile 16. İstanbul Bienali’ne bir ön bakış için:

https://www.youtube.com/watch?v=f7WZOrtILY0&t=211s

Deniz Aktaş

“Deniz Aktaş, Bağımsız Değişken” çalışması ile Yıkıcı Yaratım

“Yıkımların, yıkıntıların, molozların, süprüntülerin ve hafriyattan sayılabilecek çer çöpün “doğal” yollardan oluşmadığını, doğal olanın tıpkı yaşadığı ve ürettiği coğrafyanın değişmez yazgısı gibi, sürekli bir tahribat ve yeniden inşa ile “doğallaştığını” görüyoruz. Bu tahribatın ve karmaşasının üstüne gidiyorum ve anla(t)maya çalışıyorum.” 

Bantmag Bieanal Röpörtajları

Ozan Atalan

Ozan Atalan, “Monokrom” çalışması ile iklim krizi içerisinde yalnız hissedenlerden misiniz?

“Monokrom (2019) adlı yerleştirme, İstanbul’un içindeki ve civarındaki manda yaşam alanlarının yok olmasından yola çıkıyor.. İnsanların inşaat faaliyetlerinin ve aşırı üretimin doğayı öldürmesinin, canlıların yaşam alanlarını yok edişinin bir sembolü olan bu imge, özellikle beton üretimi ve kullanımında ilk beş ülke arasında yer alan Türkiye’de daha da fazla anlam kazanıyor.” 

Bienal Rehber Kitapçığı

Elmas Deniz

Elmas Deniz – Kayıp Sular çalışması üzerinden coğrafyalarımız üzerine düşünmenin şimdi tam zamanı…

“Bu bienal için yer altına alınmış ve kaybolmuş akarsuları işaretlediğim ve “Kayıp Sular” adını verdiğim bir rölyef ürettim. Çocukluğumun geçtiği yerde bulunan, şimdi yok olmuş bir dere etrafındakileri konu alan “İsimsiz Bir Derenin Tarihi” başlığı altında birleşen, çok çeşitli medyumlar kullanarak ürettiğim bir iş daha yer alıyor.

Bantmag Röportajları

Eva Kot’átková

Eva Kot’átková – Empatiyi Yeniden Kurma Makinesi çalışması ile yeni bir sorgulama yapmalıyız. Yabancı ve öteki kimdir?

“Eva Koťátková’nın yerleştirmeleri, çizimleri, videoları ve performansları, aile, cemaat ve tarihsel anlatılar gibi toplumsal kurum ve yapılar ile bunların bireyle olan ilişkilerini inceliyor; denetim ve baskı, farklılık ve dışlama temalarını ele alıyor ve çeşitli sebeplerle dışlanmış, ayrımcılığa uğramış, susturulmuş olanlar için alternatif senaryo ve iletişim stratejileri öneriyor. Katılımcılar burada, düzenli aralıklarla, dünya üzerindeki diğer varlıklarla kurdukları ilişkilere dair hikâyeler paylaşıyor, söz hakkı olmayanlar adına konuşmanın önemini kavrıyor. “

Bieanal Rehber Kitapçığı

Ursula Mayer

Ursula Mayer, ‘Bilginin Ateşi Bütün Karmayı Yakıp Kül Ediyor‘ çalışması üzerinden, gelişen teknolojinin bu yüzyılda nerede konumlanması gerektiği sorusuna adil cevaplar üretebiliriz.

“İlk defa bir insanla çalışarak gerçek boyutlu bir IDL animasyon ürettim ve şu anda bu karakterleri geliştirmekle uğraşıyorum. Bienaldeki işlerim ise insanlığın teknolojiyle birleşik evrimi ve Antroposen döneminde yaşayan insanlık olarak bizi bekleyen gelecek için beraber nasıl çalışabileceğimize kafa yoruyor.”

Bantmag Röportajları

Ekolojik problemlere, sanatın bakış açısıyla bakmak yeni bir düşünce alanı yaratıyor. Tarihsel hafızalar ve kültürel kimliklerle insanın dünya üzerinde hangi rolü üstlendiğini, sanattan daha iyi ne gösterebilir? İnsanın kendi yaratımına eşlik eden Bienal, insanın gezegen üzerindeki tahrip edici, hatta yok edici etkisini deneyimsel süreçlerle ortaya koyuyor. Ayrıyeten, ekolojik krizlerin çözüm masasında, sanat ve tasarıma yer verilmezse, ortak bir anlayışın zor olacağına işaret ediyor. Zihninize dokunan duygularınızı şekillendiren ve türümüzü sorgulayan bu ele alış biçimi, büyük bir ‘sesli sessizlik’ doğuruyor.

Peki ya, biz Antroposen’i kavrayabildik mi? İnsan atığından kaynaklanan 7. Kıta’nın, büyüklüğünden daha ağır şey ise, sanat vasıtasıyla insanın tarihiyle yüzleşmesi olacak. 

2019 İstanbul Bienali’nin odağında olan 7. Kıta ve Antroposen’e dair, 2 yıl sonunda pek de olumlu sonuçlar alamadık. Sanatın kışkırtıcı etkisiyle yeniden düşünmek ve tasarlamak için son şansımızı kullanıyoruz.

Türetim ekonomisini benimseyerek, adil ve ekolojik üretimi desteklemek bizim elimizde. Okyanuslarda atıklardan oluşan bir kıta yerine, mercan kayalıkları görebileceğimiz bir gelecek için… Her alanda ve her eylemde, ekolojik farkındalığı iç içe geçmiş yaşam çemberlerimizin temeline aldığımız bir gelecek hayali için… Bu inançla, hep birlikte düşünerek ve kendimizi dönüştürerek, Good4Trust’da buluşalım.

Bir Cevap Yazın

Up ↑

%d blogcu bunu beğendi: