
“Tarım, balıkçılık ve hayvancılığın yanı sıra gıda, giyim, barınak ve manevi yaşamın gündelik gerçekliği –yani var olan her şey– doğayla bir bütün oluşturmalıdır.”
Masanobu Fukuoka, Ekin Sapı Devrimi, syf. 135, Kaos Yayınları

Herkese merhaba,
Öncelikle üretici olarak aranıza katılmaktan mutluluk duyduğumu belirtmek isterim. Umarım hepimiz için sağlıklı, huzurlu ve bereketli bir yaz olur… Ben şu anda kendi ismimi taşıyan etik ve sürdürülebilir giysi markam için tasarım ve üretim yapıyorum. Çoğunlukla tek kişiyim 🙂 Covid-19 sürecinde ise tek kullanımlık maskelerin atık yığınını gözümün önüne getirir getirmez yıkanabilir maske yapmaya başladım. Sonrasında yasak geldi, yasak kalkınca da tekrar üretime devam ettim. Ürünlerimi dükkanda paylaşmak ve sizlerden de farklı ürünleri denemek için sabırsızlanıyorum.
Sevgiler,
Gözde Öncüer

İksirli Çiftlik’ten herkese merhaba 🙂
Aslında babaanne çöreklerinin kokusuna duyulan özlemle başladı her şey. Önce güzel bir hayal kuruldu. Nerede ne olmalı, ne yapılmalı, nasıl sunulmalı? Her şey ince ince düşünüldü. Kastamonu’nun en yeşil ilçelerinden Daday’ın şirin köylerinden biri olan Bayır Köyü’nde kuruldu İksirli Çiftlik. Sırtını Göktepe’nin yeşil ormanlarına yaslayan çiftliğimizin dört yanı organik tarlalarımızla çevrili. Tarlalarımıza siyez, arpa, yulaf, yonca ekiyor, tarlaları sürüyor, suluyor, biçiyor ayrıca bahçe ve bostanlarımızda patates, biber, domates, patlıcan, kabak, ıspanak, pırasa, nane, maydanoz, dereotu yetiştiriyor ve doğadan elma, armut, ayva, erik, kızılcık, ceviz, fındık, kuşburnu, ahlat, dağ çileği topluyor ve iksirli çiftlik olarak en doğal haliyle sizlere ulaştırıyoruz.
Üretimlerimizin yanında çiftlik hayatını merak eden, doğaya özlem duyan, toprağa dokunmayı, nefes almayı, doğadaki canlılarla iç içe olmayı seven herkes bize eşlik edebilsin diye çiftlik evimizin kapılarını da misafirlerimize açtık. Bizlerle beraber 6 odalı köy evimizde kalmaya davetlisiniz. Bizlere info@iksirliciftlik.com veya 366 616 1016 no.lu telefondan ulaşabilirsiniz.
Söylemeden geçmeyelim iksirli çiftlik evimizin tarihi neredeyse bir asır öncesine dayanıyor. Ana avlunun etrafında hayatın döndüğü çiftliğimizde, avlu kapısından girdiğinizde tüm canlılar sizi kucaklıyor. İneklerin bulunduğu ahır, toplantı ve workshopların düzenlendiği eski zaman samanlığı, doğal ürünlerin kurutulduğu Çantı, ortak mutfak ve restoran alanı, geleneksel üretimin devam ettiği, fırınından sıcacık ekmeklerin, odun ateşinden reçellerin çıktığı üretimhane, çiftlikteki tüm işlerin yürümesini sağlayan aile evi ve konuk evi ortak avluda buluşuyor. Mevsimine göre sobanın üzerinde kestane közleyip, topladığımız gelinciklerle şuruplar yapıyoruz. Doğanın sunduğu nimetleri keyifle karşılıyor, yazdan kışı hazırlıyoruz. Gıda israfına ve mevsiminde olmayan ürünlere karşı elimizden geldiğince tazeleri yıl boyu tüketebileceğimiz hale getiriyor, hayvanlarımızın sütlerini en taze halleriyle işliyoruz.
Peki, bir çiftlik evinde gün nasıl başlar, neler yapabilirsiniz, nelerle uğraşabilirsiniz biliyor musunuz?
Mesela hiç hamur açtınız mı?
Hiç süt sağıp yoğurt mayaladınız mı?
Hiç tereyağı yaptınız mı?
Hiç reçeller, marmelatlar yaptınız mı? Peki, meyvelerini çarşılardan almak yerine doğadan topladınız mı?
Hiç gece yarılarına kadar pekmez kaynattınız mı, ocak sönmesin diye odunlar hazırladınız mı?
Hiç traktör kullanmayı denediniz mi?
Hiç çisil çisil yağmur altında toprağın saldığı kokuyu hissederek toprağın tavı geldi dediniz mi?
Hiç mantarla turşu kurdunuz mu?
Hiç dokuma tezgâhının başına geçtiniz mi?
Domates fideleyip, olgunlaşmasını izlediniz mi? Peki sonra salça da yaptınız mı hiç?
Çoluk çocuk birlikte yapılan işlerle yorulup ailece neşe içinde kırlara uzandınız mı?
Peki, hiç sizinle ortak keyifleri olan yeni dostlar edinmenin keyfini yaşadınız mı?
Aslında anahtar sözcük ne biliyor musunuz? Siz ne yapmak istersiniz?
Biz doğa içinde tüm canlıların birbiriyle iletişim halinde olabilmesinin verdiği büyük enerji ile sizi de bu ortama dâhil etmek istiyoruz. Çünkü hepimiz doğanın bize verdiği nimetleri hak ediyoruz.

Selamlar herkese, öncelikle elinize emeğinize sağlık. Aşağıda bu ay yaptıklarımızı listeledim.
Sevgilerimle…
1 Temmuz Öğretmen Ağı Yaz Buluşması
Öğretmen Ağı’nın gelenekselleşen “Değişim Elçileri Yaz Buluşması”nın bu yılki partnerlerinden biriydik. Öğretmeninden velisine, öğrencisinden okul idarecisine eğitimin yarınını şekillendirmek herkes, Öğretmen Ağı’nın Youtube kanalında “Eğitimin Yarınını Şekillendirmek” Paneli’nde buluştuk.
4 Temmuz Çevrimiçi Tasarım Odaklı Düşünme2 Mayıs tarihinde Yunus Emre Avcu ile çevrimiçi Tasarım Odaklı Düşünme Eğitimi gerçekleştirdik. 27 katılımcıyla gerçekleştirdiğimiz eğitimde tasarım odaklı düşünme adımlarını katılımcıları gruplara bölerek deneyimlettik. Grupların oluşturdukları tasarımlar kullanıcılar üzerinde denenerek geri bildirimde bulundular.
1-15 Temmuz Bambu Yaz Festivali
1-15 Temmuz tarihlerinde gerçekleşecek Bambu Yaz Festivali’ne Öğrenme Tasarımları olarak atölye ve sosyal medya desteğinde bulunduk. 900’ün üzerinde atölyenin gerçekleşmekte olduğu festivalde gönüllülerimizden Cem Gerçek, Bahadırhan Gökme, Esin Erdem, Alaz Canbolat, Hilal ÇAMUR, Yenal Yıldırım, Büşra Babaoğlu, Esra Çelik, Gülhan Öztürk, Yunus Emre Benli ile farklı yaş gruplarıyla 10 farklı atölye gerçekleştirdik.
3-14 Ağustos Adım Adım Dijital İÖK
Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’na, Oyunların Gücü Adına diyerek seçildik. Oyunların gücüyle neler başardığımızı dinlemek isterseniz 30 Temmuz saat 10:00’da ERG Youtube Canlı Yayınını takipte kalın.
9 Temmuz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
Alacakaranlık eğitimlerinin ilki olan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği eğitimdeki iş yaşamındaki ve günlük hayattaki alışılagelmiş eşitsizliklerin farkına varılması için tasarlanmıştır. 9 Temmuzda gerçekleşen eğitime farklı alanlardan katılan 20 kişi ile deneyimsel öğrenme metotlarını kullanarak eşitsizliklerin tespit edilmesi ve değiştirilmesini amaçladık.
12 Temmuz Çevrimiçi Yaratıcılık Eğitimi
12 Temmuz tarihinde farklı alanlardan eğitmen ve branşlardan 24 öğretmenin katıldığı çevrimiçi Yaratıcılık Eğitimimizi gerçekleştirdik. Zoom üzerinden tam gün gerçekleştirdiğimiz eğitimde; yaratıcılık metotlarını ve teorilerini çevrimiçine uyarlayarak deneyimledik.
16 Temmuz Çeşitlilik ve Kültürlerarası Farkındalık Eğitimi
Alacakaranlık Eğitimlerinin 2. si olarak Kültürlerarası Farkındalık Eğitimi’ni gerçekleştirdik. Farklı alanlardan 16 kişinin katılımıyla gerçekleşen eğitimde; farklı kültürlere sahip toplumların ve bireylerinin birlikte yaşamayı öğrenmeleri konusundan bahsederek farkındalık uyandırmayı amaçladık.
19 Temmuz Çevrimiçi Teknobaz III Eğitimi
19 Temmuz tarihinde gerçekleştirdiğimiz Teknobaz III eğitimimizde zoom, webex gibi uzaktan çalışmada kullanılabilecek öğrenme alanlarından bahsettik. Gönüllümüz Alen Taşcıoğlu desteğiyle ve farklı alanlardan katılan 22 katılımcı ile eğitimimizi gerçekleştirdik.
20-21-27-28-29 Temmuz Concern Uzaktan Türkçe Öğretimi Eğitimi
20-21-27-28-29 Temmuz tarihlerinde Concern işbirliği ile Suriyeli çocuklara Türkçe eğitimi veren 125 eğitmene Uzaktan Türkçe Öğretimi Eğitimi verdik. Eğitim süresince; uzman desteği ile Türkçeyi ikinci dil olarak öğrenmenin zorlukları, çözümleri ve çocuklarla uzaktan yapılabilecek interaktif metotlara yer verdik.
23 Temmuz 21. YY Yetkinlikleri Eğitimi
23 Temmuz tarihinde gerçekleştirilecek 21. yy Yetkinlikleri Eğitimi’nde 21. yy’da beklenen yetkinlikleri tanıma, yetkinliklerin geliştirileceği yöntemleri paylaşma ve bu yetkinliklerin eğitime nasıl entegre edilebileceği konularına değineceğiz.
25 Temmuz Çevrimiçi Öğrenmeyi Öğrenme Eğitimi
25 Temmuz tarihinde Dr. Emre Berat Akçay birlikte çevrimiçi Öğrenmeyi Öğrenme Eğitimimizi gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Eğitimde tam gün boyunca öğrenme alanları, stilleri ve beynin öğrenmesi üzerine bireysel, grup çalışmaları yaparak öğrenmeyi nasıl öğreneceğimizin farkına varacağız.
26 Temmuz Teknoparti
26 Temmuz tarihinde gönüllülerimizle birlikte (Yeşim Ceylan, Yağmur Toka, Alen Taşcıoğlu, Bahadırhan Gökmen, Bilgesu Gelbal, Eyüp İnce, Simay Yıldız, Yenal Yıldırım, Cem Gerçek, Esra Çelik) Teknoparti organize edeceğiz. Toplamda 8 odanın bulunduğu Teknoparti’de her odada farklı bir teknolojik araç anlatılacak. 3 saat süren Teknopartide odalarda öğrenme aralarda ise sürpriz hediyeli oyunlar yer alacak.
30 Temmuz Eğitimde Sosyal Adalet Eğitimi
30 Temmuz’da gerçekleşecek Sosyal Adalet Eğitimi’nde toplumun farklı kesimlerindeki insanların hayat standardı ya da gelir düzeyi ne olursa olsun her bireyin aldığı eğitimde dengeyi sağlayabilme üzerine eğitim alacağız.

Oyun Tabanlı Sürdürülebilirlik ile Dünyanın Geleceği;
SDG4Kids yaratım ve tasarım ekibi olarak bizler Birleşmiş Milletler’in ‘Sürdürülebilir Kalkınma İçin Amaç 2030’ adıyla sunduğu yol haritasından hareketle eğlenceli, merak uyandırıcı ve öğretici boyutta bir oyun tasarladık ve adını ‘Dünyanın Geleceği’ koyduk.
Gezegen ve insanlık için çözüm üretmeye yönelik bir kutu oyunu olan Dünyanın Geleceği, çocuklara, ebeveynlere, eğitim kurumlarına, yerel yönetimlere ve Sürdürülebilir Kalkınma odaklı sosyal sorumluluk projeleri üreten tüm yapıların kullanımına sunuluyor. Ar-Ge ve saha çalışmalarına 2018’de başladığımız oyunumuzun oluşumunda öğrenciler, öğretmenler, yerel yönetimler başta olmak üzere yurdumuzun farklı noktalarından fikir ve uygulama destekleri aldık. Ve 2019 Ağustos ayında oyunumuzu piyasaya sürdük.
Mart 2020’den bu yana ülke olarak içinde bulunduğumuz pandemi dönemi, pek çok sorgulamayı beraberinde getirdi. Değer üretmenin yanında üretim ve tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmeye kendimizi açtığımız bir dönem olarak karşımıza çıktı bu süreç. Ekonomistlerin ‘her kriz bir fırsat yaratır’ genellemesi yerine ekosistemin korunmasının önceliği ortaya çıktı. Pandemi süreci ile insanlığın yaşam evresinin, sürdürülebilir yaşamı öncelikli kılma ve içselleştirme zamanına girdiğimizi görmüş olduk.
BM’nin 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı(Küresel Amaçlar) bütünleşik bir yapıda; Sosyal Amaçlar, Ekonomik Amaçlar ve Ekolojik Amaçlardan oluşuyor. Dünyanın Geleceği Oyunu 17 Küresel Amaç hakkında bilgilenerek sorunlara çözüm geliştirme ortamı sağlıyor. Sohbete konu olan soruna, ortak deneyimleri paylaşma, ortak akıl yürütme, değerler üzerinde konuşma alanı açıyor. Önemli olan yarından çalmadan bugünü yönetme, ortak iyi için bireysel sorumluluk almanın yolunu açmak. Bir konuda öncül olarak, fark yaratarak ve etki alanını yöneterek sürdürülebilirlik etiği içinde çıkış noktası yakalayabiliriz.
Dünyanın Geleceği Oyunu, ileri düşünme becerilerimiz ve içselleştirdiklerimizi ayırt etme ve duygularımızın üzerimizdeki etkisini fark etmemize katkı sağlıyor. Kendimizi ve başkalarını dinleyerek öğrenmeyi öğrenme ve bilinçli fark etme becerisi de kazanıyor. Oyun tabanlı öğrenmede üst biliş geliştirme, duygu zekâsı ile sosyal farkındalık, empati, dayanışma ve iç motivasyon üretmeye de katkı sağlıyor. Çocuklar ve yetişkinler oyun yolu ile zor koşullara dayanıklılık, iyimserlik, kendi kendini denetleme ve geliştirme becerisini hayatın doğal akışı içinde deneyimleme fırsatı yakalayabilir ve 21.Yüzyıl İnsan Odaklı Tasarım Becerileri kapsamında, oyun tabanlı öğrenmede Dünyanın Geleceği Oyunu önemli bir ihtiyaca cevap veriyor.
SDG4Kids ekibi olarak keyif alarak uygulayacağınızı öngördüğümüzü Dünyanın Geleceği oyunumuz hakkında tüm soru ve isteklerinize yanıt vermeye hazır olduğumuzu belirtiyor, selam ve sevgilerimizi sunuyoruz.
Aramıza Yeni Katılan Üreticiler
Munzur’dan gelen doğallık, Jil Doğal Ürünler

Jil Doğal Ürünler’in hikayesi Dersim’de (Tunceli) doğmuş büyümüş kimyasallara alerjisi olan bir kimyacı olan kurucusu Semra Yeşil’in kendi için ürettiği doğal sabun ve kozmetikleri İstanbul’u terk edip doğduğu toprakların bitkileriyle başkaları için de üretmesiyle başlıyor.
Semra Yeşil yaptığı işi Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun dizeleriyle ifade ediyor:
‘Marifet hiç ezilmemek bu dünyada
Ama biçimine getirip ezerlerse
Güzel kokmak Kekik misali
Lavanta çiçeği misali
Fesleğen misali…’
Jil, mis kokan ürünleriyle artık Çarşı’da!
Tekstilde dönüşüm, Giyi

Giyi, 2019 yılının sonunda Göknil Bigan tarafından kıyafetlerin, emeğin değerinin bilindiği, sezonluk değil zamansız, giyenlerin kıyafetleri dönüştürebileceği ve yaratıcı, özgür ve özenli yanlarını ortaya çıkarabileceği bir gardırop özlemiyle kuruldu. Giyi, atıksız döngüsel bir üretim hayaliyle yola çıktı. Üretim fazlası malzemeler ileri dönüşüm ile yeniden hayat buluyor.
Üretim fazlası kumaşlar el dokuma tezgahlarında dokunarak kemerlere, farklı dikiş teknikleriyle yorumlarak aksesuarlara dönüştürülüyor. Giyi dönüşüm ürünleri ile artık Çarşı’da!
Cilt besinleri, Kudra

Bahar Özyörük tarafından kurulan Kudra kişisel bakımın gündelik ritüellerle başladığına inanıyor. Kudra’ya göre modern yaşam çılgınlığının istenmeyen etkilerinden korunabilmek adına kendimize zaman ayırmak duygusal, fiziksel ve ruhsal iyiliğimiz için hayati öneme sahip.
Bu nedenle ürünlerini Kudra en taze ve saf hammaddeleri kullanarak küçük miktarlar halinde el ile ve büyük bir özenle harmanlıyor. Ürünleri oluştururken mümkün olduğunca kaynağa yakınlaşmaya çalışıyor, hammaddeleri yetiştirmek ve toplamak için zaman ayırıyor ya da doğrudan yerel üreticilerden satın alırken üreticileri ve çalışma süreçlerini de tanımak için çaba gösteriyor
Vücudumuzu düzeltilmesi gereken bir sorun olarak görmemizi teşvik eden anlayışa karşı, kalıtsal olarak geçmiş değerlerin ve sihrin gündelik bir hatırlatıcısı olması için hazırlanan Kudra ürünleri artık Çarşı’da!
Mahallemizin Kozmetikçisi, Otama Balsam

Otama‘nın kurucusu Merve Özkorkmaz kafasında soru işaretleri ile çıktığı yolda mahallemizin kozmetikçisi olma yolunda gidiyor. Merve’nin soruları hepimiz içn geçerli aslında.
Bir diş macunu gerçekten köpürmek zorunda mı?
Şampuan dediğin akışkan mı olmalı?
Günler boyunca üstümüzde kalan parfümler, deterjanlar bize ne yapıyor?
Bunlar olurken okyanusun ortasında bizim memleket büyüklüğünde plastik adası oluşuyor. Yarısı gıdaysa, yarısı kozmetik ve deterjan. Soğuk sıkım yağlar, damıtılmış sular, killer, bitkisel mumlar dururken kendimizi zehirlemenin; cam ambalaj, plastiksiz kargo dururken dünyaya eziyet olmanın anlamı yok!
Mahallenizin Kozmetikçisi olaya el atıyor! Büyük kozmetik firmalarına Sapanca Kırkpınar’daki küçücük imalathanesiyle kafa tutuyor! Otama zehirsiz ürünleri ile artık Çarşı’da!
Kokunun canlılığı, Meru Incense

İnci Özay Hatipoğlu kendi kurduğu markası Meru ile ormanların canlandırıcı kokusunu, doğal ve el üretimi tütsüleri ile dilediğiniz her yere, her an yanınızda götürmenizi sağlıyor..
Meru kullandığı bitkileri doğaya duyarlılık göstererek, itina ile topluyor ve satın alıyor. Bitki ve baharat çeşitlerini birbirlerine en yakışır şekilde harmanlayıp, biricik kokuları oluşturuyor.
Meru tütsüleri iyi niyet ve güzel dileklerle tek tek elde üretip, özenle kurutuyor.
Yandıklarında etrafa yaydıkları koku ile huzur, neşe, canlılık ve derin konsantrasyon gibi hallerin ortaya çıkmasına yardımcı olan tütsülerde kimyasal, sentetik ya da hayvansal madde kullanmayan, ormanı bizimle dolaştıran Meru ürünleri artık Çarşı’da!
Bir Cevap Yazın